18.04.2022
Okullarda veya ajanslarda yetiştiğiniz yer fark etmeksizin, projelerinize şahsi estetiğiniz ve zevkleriniz zamanla yansımaya başlar. Bu yansıma sanatta olduğu gibi, tasarımda da zamanla paralel gider. Birçok metrik zaman içerisinde tasarımcının projelerinde fark edilebilir izler taşır. Tasarım ile sanatı ayırırken kullandığımız birçok soru bu noktada gücünü yitirir. Çünkü tasarımcılar da sanatçılar gibi bir tarz geliştirmeye meyillidir. Bunun doğru olup olmadığını uzun uzun tartışmak mümkün fakat burada daha önemli olan nokta tasarımcının tarzını hangi projelerde veya hayatının hangi döneminde yansıttığıdır.
Biz tasarımcılar okullarda birçok kural ve kalıp ile karşılaşıyoruz. Örneğin iyi bir festival filmi çekmek için öncelikle iyi bir bütçe filmini çekebilecek bilgi birikimine sahip olmak gerekir. Bu sebeple tasarımın temel ilkelerini yok saymadan önce onları öğrenmek ve kalıplara uygun bir tasarım yapabilecek birikime sahip olmak daha doğrudur diyebiliriz. Bu noktada hepimizin aşina olduğu bir örnek olan Picasso ile bu konuyu açıklığa kavuşturabiliriz.
Okul yıllarında kolajlara merak duyan bir tasarımcı öncelikle kendine bir rol model bulmalı, taklit etmeli ve her zaman gözünü beslemelidir. Daha sonrasında da eğer kolajlara sımsıkı sarılırsa kolaj alanında özgün bir tarz benimsemesi kaçınılmaz olacaktır. Bu süreç ajanslarda da böyledir. Hatta kimi ajanslar kolektif olarak bir tarzı öyle bir benimser ki marka, o ajansı sırf o tarzda bir tasarım yaptırmayı amaçladığı için tercih edebilir.
Takip ettiğimiz birçok ünlü tasarımcı tarzını bulmadan önceki arayış dönemlerinde müşterinin isteğine harfiyen uyan işler çıkarmışlardır. Bizim burada örnek alabileceğimiz ilk isim Paula Scher.
Paula, kırk yılı aşkın bir süredir grafik tasarımcı. Popüler kültüre ait birçok markanın tasarım işlerine imzasını atan ve tasarımın başkenti diyebileceğimiz New York’da yaşıyor. Şehrin birçok köşesinde Paula’ya ait bir tasarım görmek mümkün. Ya da onunda içinde bulunduğu Pentagram’a ait tasarımlar şehre yayılmış durumda. Paula’nın en ünlü işlerinden biri The Public Tiyatroları için hazırladığı kurumsal kimlik çalışması. Bu çalışmayla birlikte Paula tarzını pekiştirdi ve önceki işlerinden ayrışmasını sağladı.
Fakat Paula’nın tarzı bu işe ilk başladığı zamanlar böyle değildi. Önceleri daha çok illüstrasyona ilgisi vardı. Hatta bununla ilgili eğitim bile aldı. Daha sonra her gencin o dönemde genç olmayı hayal ettiği dönemlerde, 60-70’ler kuşağında, şansı yaver gitti ve CBS Records’da işe başladı. İşte burada farklı alanlardaki işleri deneyimleme fırsatı elde etti. Hatta belki de kendini bulduğu dönem bu zamanlara denk geldiğinden kimi projesinde karşımıza renkli bir illüstrasyon çıkarken, kimisinde büyük bir fotoğraf ve küçük tipografi çıkıyordu. Ayrıca, Paula hakkında daha çok şey öğrenmek için Netflix’de yayınlanan ”Soyut Düşünce: Tasarım Sanatı” adlı belgesel dizisine göz atabilirsiniz.
Paula dönem içerisinde biraz da Pentagram ile birlikte tarzını oturtmuş oldu. Ancak dikkat etmemiz gereken nokta daha öncesinde içinde bulunduğu projeler, gençlik döneminde bir tarzda diretmeden tipografiyle oyun oynaması ve hepsinden mühim olarak müşterinin ihtiyaçlarına öncelik vermesi. Her tasarımcının karşısına böyle zorlu virajlar çıkabilir. Usulca o virajı atlatmak için müşteriyle iletişimin sıkı tutulması esastır. Eğer tarzınızdan ödün vermeyi tercih etmek istemezseniz, saatler süren toplantılara bir o kadar daha eklenir. Projeniz ne olursa olsun eğer kendi tarzınızla bir şeyler üretmeyi tercih ederseniz, üretmekten çok insanlara o fikri kabul ettirmek konusunda sıkıntı yaşarsınız. Bu da tarz sahibi olmanın yüküdür.
Siz de bir ilüstratör olarak yola başlamış olabilirsiniz. Paula gibi yenilikler karşında sessiz kalmayıp cesurca attığınız her çizgi zaman içerisinde birer tipografik postere dönüşebilir. Yolun devamına cebinize tipografi doldurarak ilerleyebilirsiniz. Günümüzde birçok tasarımcı ve marka çağa uygun bir dile evriliyor. Bunu dikkate alarak, özgün tarzınızı çağa uydurmak pek mümkün. Ancak ‘’İyi tasarım; uzun ömürlüdür.’’sözünü unutmamakta fayda var!
pentagram.com
gmk.org.tr
Perfist Blog
Benzer Yazılar
Universal Analytics’ten Google Analytics 4’e geçişle beraber bazı çözülmesi gereken sorunlarınız olabilir. Bu sorunlardan biri de ‘unassigned’ trafik. Raporlarda “unassigned” / (not set) olarak görünen boyutlar, analiz ve optimize etme olanağınızı olumsuz etkileyen bir faktör olarak karşımıza çıkıyor. GA4 raporlarınızdaki “unassigned” trafiğin nedenlerini ve nasıl azaltalabileceği gibi konulara değineceğiz. Bu sayede web sitenizin ziyaretçi trafik […]
Devamını Oku
Beginner Level Web/App AnalitiğiGoogle Cloud’un BigQuery veri ambarı Facebook Reklamlarından otomatik veri aktarımını desteklediğini bu yılın başında açıklamıştı. Önizleme aşamasında olan bu özellik, veri yükleme işlerinin planlanmasına olanak tanıyarak analiz ve içgörüler geliştirmek için alternatif bir yol sunuyor. Bu entegrasyon sayesinde üçüncü taraf araçlara veya manuel kod çalışmasına olan ihtiyacınız ortadan kalkıyor. Bu entegrasyon özel raporların desteklenmediği sabit […]
Devamını Oku
Mid Level Web/App AnalitiğiGoogle Analytics 4’ün app ve web verilerini birleştiriyor olmasıyla uygulama analizleri daha kolay takip edilebilir hâle geldi. Firebase Analytics, iOS veya Android uygulamanızın takibini GA4 ile kolaylıkla yapabilmenize olanak tanıyor. Mobil uygulama takibi için birçok farklı tool olmasıyla beraber aynı mülk içinde hem web hem de app verilerini görebiliyor olmak daha doğru analizler ve stratejiler […]
Devamını Oku
Mid Level Web/App Analitiğiİşletmeler, analitik ve pazarlama çerezlerinden mümkün olduğunca fazla veri kullanmak ister. Ancak bu verileri toplayabilmesi ve kullanabilmesi için KVKK/GDPR gibi kanunlara uyum sağlaması gerekir. Google, Consent Mode’nu kullanıma açarak çerezlerin onay düzeyine göre kullanılabilmesine yardımcı olur. Yani Consent Mode ile kullanıcıların gizlilik tercihleri dikkate alınarak ilgili platformlara aktarılması sağlanır. Çerez türlerini kısaca açıklamak gerekirse: Zorunlu […]
Devamını Oku
Mid Level Web/App Analitiği